Ağustos 1 dedik mi, Bavyera eyaletinde okullar kapanıyor. Almanların herşeyleri gibi yaz tatilleri de planlı programlı, yollarda ve mekanlarda doluluk yaşanmaması için, eyaletlerin hepsi aynı anda tatile çıkmıyor. Kuzeydekiler, biraz da hava durumu nedeniyle tabii, bizden neredeyse 1 ay önce çıkıp Ağustos ortası okula dönüyor mesela.. En geç çıkan, en güneydoğudaki Bavyera eyaleti... Ağustos 1'de tatil başlıyor, 6 hafta boyunca yani Eylül 15'e dek sürüyor tatilimiz.
Normalde hemen Türkiye'ye kaçardım ama bu sene tatilin ilk 18 günü Almanya'da kalmayı tercih ettim. Biraz buranın yazını yaşamak istedim (ama Murphy ters köşe etti, şu son birkaç güne dek 14 derece yağmurlu havayla diz dize göz gözeydim), biraz da çocuklar ısrar ettiler, arkadaşlarıyla planları vardı. Fakat açık söyleyeyim son 3-4 gündür o kadar zorlanıyorum ki, depresyonun dibine vurdum (resmen ölümü, ölmeyi falan düşünüyor, huzurla ilişkilendiriyorum yahu! Karnımda kırmızıdan mora çalan, garip, ben gibi bir şey çıktı, hem korkuyorum hem de tuhaf bir huzur kaplıyor içimi!)
Neyse bu hafta geliyoruz memlekete inşallah kısmetse. Karnımdaki şeyi de göstereceğim tabii. Umarım kötü bir şey değildir çünkü eminim tuzlu suyla ilk temasımda hayat birden 180 derece değişecek, birden aşırı mutlu, neşeli bir insan olup "aman da hayat ne güzel, yaşamak ne güzel" olacağım...... Neyzen Tevfik ne der: "Ben kaç kişiyim?" (Bunu "bende kaç ben var" olarak yazacaktım ama şu "ben" konusu, bu sıra tekin bir konu değil.... :P ah şu çift anlamlı kelimelerimiz ah).
Bu 18 günde neler yaptık bak:
İlk hafta hava buzzzz gibi ve yağmurluydu. Bay 8 yaş önce "İlk Yardım Kursu"na gitti, sonra "Çakı Ehliyeti" aldı :))) Bir gün babasıyla işyerine gidip stajyer oldu, bir gün de babası ve kuzenleri önderliğinde doğadan mantar toplama aktivitesine gitti (gece de yediler bu mantarları ama ben dedim aman sakın ha, "babana bile güvenme, ölürsün valla" neyse benim oğlan dışındakiler tüm mantarları afiyetle yemişler - kimse de ölmedi, şaşkınım). Bayan 12 yaş ise, "yıl içinde çok yoruldum, yıprandım, dinleneceğim" diyip, tüm hafta boyunca evde keyif yaptı. Bu şu demek oluyor: 11'e dek uyanmamak, tüm gün pijamalarla takılmak, yatakta, hamakta ya da salon koltuğunda yatıp bacakları havaya dikerek kitap okumak (ne enfes şeydir, bilirsin..) İlk hafta, bu şekilde gayet güzel geçti bitti. "Aman da ne kadar güzelmiş Almanya'da tatil" türü cümleler yazmışım defterime, şimdi bakınca ağlamaklı oluyorum :))))
İkinci hafta, Bayan Sosyal Kelebek pijamalı ev hayatından sıkıldı tabii. Bu sefer de paso sosyal aktivite içine girdi. Şansına hava da düzelince, arkadaşlarıyla buluşmalar, piknikler, havuza gitmeler, göllere gitmeler, gece birbirlerinde kalmalar derken çocuğu 7 günün anca 3 günü falan görebildik.. Fakat bu sefer de oğlum "evcilleşti". Ama oğlan çocuğunun evcilleşmesi malumunuz, kız gibi önce kitap kurduna dönüşmek, koza kurup sonra da sosyal kelebek olarak hayata uçmak şeklinde olmuyor. Sabahın 7'sinde kalkmak ve totosu oturak görmeden akşamın 8'ine dek koşturmak anlamına geliyor. Üstelik 5 dakikada bir anneeeeeaaaaağ sıkıldığğğğğğğm.
"Anneaaağ" kişisi de bu sene "kariyer meraklısı" oldu malum, benden hizmet bekleyen bir sürü danışanım var, gün içinde en az 4-5 saat çalışmam gerekiyor, danışanlara "kusura bakma kardeş, 6 hafta depresyonunla, anksiyetenle sen kendi imkanların dahilinde ne yaparsan yap, ben tatildeyim haydi baaaay" denmiyor..
Baktım olmayacak, 10 günlük bir plan yaptım yavruya. Planlama uzmanı anneyiz ne de olsa.... :))) Maksat: Namım yürüsüüüüün. Evladıma çizelge çizdim. Günde 11 tane yapması gereken iş var: açık havada zaman geçirmek, anneye ev işlerinde yardım etmek, spor yapmak, 30dk kitap okumak, 5 adet matematik problemi çözmek, 30dk nintendo oynamak, 1 saat tv izlemek, 1 porsiyon sebze yemek, oyuncaklarla oynamak, ailecek oyun oynamak ve 30dk anneyle kucaklaşmak :))
Tabii ebeveynlik demek %50 tehdit, %50 rüşvet demek, bilirsin... Ben de rüşvet olarak şunu sundum: 11 madde, 10 gün yani 110 madde eder. Eğer bu maddelerin 50'si başarılırsa 5 euro ödül (sadece tv izlemek, nintendo oynamak bile 2 maddeden 20 puan ediyor yahu!), 50-80 arası başarılırsa 10 euro ödül, 80-100 arası başarılırsa 20 euro ödül ve 110'u birden başarılırsa taaaaaam 25 euroluk ödül :))) Allahım benim gibi sosyalist biri nasıl buncağız kapitalist yavrular yetiştiriyor yahu?! Utanç tablosu ama başka türlü olmuyor yahu yeminle olmuyor! Bir de ihtimal vermedim, bu bir iki gün yapar sıkılır kesin yırtarım dedim... Tabii evlat kapitalistin önde gideni, 110'unu birden başardı babasını satiim ya!
Öyle böyle 18 günü bitirdik görüyorsun..... Hayattayız.
İnnnşallah yakında Bursa'ya ve oradan da İzmir'e varabilirsem, ben de birilerinin çocuğu, birilerinin özlediği arkadaşı, birilerinin kıymetlisi gibi davranabilirsem, biraz kendime gelirim diye umuyorum. Biraz da tuzlu su, güneş, baygın sardunya ve zeytin kokusu, Ağustos sonu geceleri, süt süt ot kokusu..... Çok özledim çok.... İnşallah sağlıkla, neşeyle, huzurla geçer şu 3 haftalık tatilimiz, inan çok ihtiyacım var sevgili blogcuğum, çok.......
Haydi kal sağlıcakla, Ağustos sonu rahatlamış, huzuru bulmuş vaziyette buluşalım yeniden canım blogcuğum.....